6 Şubat 2017 Pazartesi

Deniz Efil - Hüzün

Ankara Radyosu Konseri - TRT Türk Sanat Müziği Korosu



https://www.youtube.com/watch?v=SgYIT6e-YXo

6 Haziran 2016 Pazartesi

NABZI SIFIR DÜŞLERİN


hep mi tersine döner kilit
tam açılacakken kapılar
perdeler üzerine örtülür hep
nabzı sıfır düşlerin...

hep mi aynı yerden vurulur
azalıp incelen bu halat
ucunda ömrüm bir ateş
ağır ağır küllenir...
yırtık bir sayfadır oysa hayat
başı var sonu yok, bilinmez
bir yazı ki hücrelerimde kazılı
bin kez ölsem silinmez...
yağmur altında bir yol
yol kenarında bir ağaç
ağacın dalında bir kuş
uyandım kanadına dokunamadan...


Haziran2016 - Ankara

15 Aralık 2014 Pazartesi

Bir Kalemde Memleket ; ORHAN KEMAL

Toplumsal gerçekliğin usta kalemi , 15 Eylül 1914’te Adana’nın Ceyhan ilçesinde doğar. Çok çeşitli türleri kaleme almış olmasıyla beraber asıl eserlerini roman ve öykü dallarında verir. Asıl ismi Mehmet Raşit Öğütçü'dür. İlk Büyük Millet Meclisi’nde Kastamonu Mebusu olan ve seçildiği Adalet Bakanlığı’ndan 3 gün sonra istifa ettirilip nerdeyse tüm İstiklal Mahkemeleri’nde yargılanan Abdülkadir Kemal Bey’in oğludur. Babasının, 1930’da Ahrar Fırkası’nı kurmak ve gazete çıkarmak yüzünden öldürülme korkusuyla Suriye’ye geçmesi üzerine, ortaokul son sınıfta öğrenimini yarıda bırakmak zorunda kalır. Bir süre Suriye ve Lübnan’da yaşadıktan sonra 1932’de Adana’ya döner. İşçilik, dokumacılık, ambar memurluğu ve katiplik gibi işlerde çalışır.

1939′da ilk şiirlerini de yazdığı askerliği esnasında, komünizm propagandası  yapmak suçlamasıyla 5 yıl hapse mahkum olur. Kayseri, Adana ve Bursa cezaevlerinde yatar. Bursa Cezaevi’nde yattığı sırada Nazım Hikmet‘le tanışması yaşamının ve yazarlığının dönüm noktası olur.
Onun şiirlerini dinleyen ve beğenmeyen Nazım usta, Orhan Kemal ‘in edebiyata daha da bilenmesine
vesile olur. Orhan Kemal, 1943′te salıverildikten sonra tekrar Adana’ya döner. Adana’da bir süre daha
amelelik, sebze nakliyeciliği, Adana Verem Savaş Derneği’nde katiplik gibi bir çok işte çalışır. Nazım
Hikmet ‘le geçirdiği cezaevi günlerin yazarın içindeki daha büyük cevherleri ortaya çıkarır ve ufku genişler. bir anda hedefler değişir ve ani bir kararla 1950’de İstanbul’a yerleşerek, hayatını yazılarıyla kazanmaya başlar. Nazım Hikmet ‘le geçirdiği yılları bir anı kitabında “Nazım Hikmet’le 3.5 yıl” adıyla kaleme alır.

 Kayseri Cezaevi’nden yazıp gönderdiği ilk şiiri “Duvarlar” 1939′da Yedigün dergisinde “Reşad Kemal” imzasıyla yayınlanır. “Reşad Kemal” takma adıyla yazdığı şiirler Yedigün ve Yeni Mecmua’da çıkmaya başlar. İlk romanı “Babaevi”nin bir bölümünü oluşturan “Balık” öyküsü, Yeni Edebiyat dergisinde 1940′ta yayınlanır. Bundan sonra çalışmalarını öyküde yoğunlaştıran usta “Orhan Kemal” adını ilk kez 1942′de “Yürüyüş” dergisinde yayınlanan şiir ve öykülerinde kullanır. Öyküleri; Varlık, Seçilmiş Hikayeler, Yeditepe başta olmak üzere dönemin tüm dergilerinde yer alır. Onu artık tüm edebiyat çevreleri tanımakta, yeni bir ekol yarattığının farkına varmaktadır. Gazetelere tefrika romanlar ve film senaryoları yazar. Hemen hemen tüm edebi eser türlerine el atan usta yazar, geçimini sağlamak, para kazanmak amacıyla durmadan yazar. “72. Koğuş, Murtaza, Eskici ve Oğulları” adlı eserleri tiyatroya uyarlanır ve efsaneleşir.72.Koğuş adlı eseri sinema filmi olarak defalarca çekilir ve beyaz perdeye konulur. Doğrudan oyun olarak 1964′te yazdığı tek eseri “İspinozlar”, “Yalova Kaymakamı” adıyla sahnelenir.

 Öykü ve romanlarında günlük yaşamın değişik yönlerini işler.Doğallığı ve toplumsal gerçekliği ön plana çıkaran üslubuyla toplumun hemen hemen tüm kesimine hitap eder. Kahramanlarını çoğunlukla sömürülen, yoksul insanlardan seçer. Bu insanların yaşamlarını, sorunlarını, iç dünyalarını yansıtırken kinsiz, sevecen, umutlu bir yaklaşım benimser. kimi eserlerinde bizzat kendi hayatını konu alır. “Babaevi”nde çocukluk yıllarını, “Avare Yıllar”da gençliğini anlatır. Eserlerinin hemen hepsinde toplumsal yapıdaki çelişkileri ustaca vurgular. Güçlü gözlem gücüyle, özgün ve yalın anlatımıyla hâlâ çok okunan ve sevilen eserler yaratmıştır. Eselerinde hızlı bir olay akışı ve devingenliğin yanısıra diyalog kurma tekniğine ağırlık verdiği dikkat çeker. Sanatının olgun döneminde daha çok Adana yöresindeki toprak ve fabrika işçilerini konu alır. bu eserleriyle toplumsal sınıf ayrılıklarını ve çelişkilerini ustaca ele alır. Çukurova’nın toplumsal ekonomik yapısındaki değişimin yöre halkı üzerindeki etkilerini inceler,döneme ve geleceğe bu bağlamda ışık tutar. Ailesi 1972′den itibaren adına “Orhan Kemal Roman Armağanı” vermeye başlar. Bu ödülü ilk defa “boynu bükük öldüler” adlı eseriyle Yılmaz Güney alır. günümüzde hala bu ödül geleneği devam etmektedir.




1966′da bir lokantadaki konuşmasında komünizm propagandası yaptığı suçlamasıyla uzun yıllar sonra

tekrar yargılanır fakat bu defa beraat eder. Uzun ve sancılı yılları geride bırakan usta yazar çok yorulmuş ve çok yıpranmıştır. Yaşamının son döneminde Bulgaristan ve Romanya Yazarlar Birliği’nin davetlisi olarak, daha çok da tedavi amacıyla Soyfa’ya gider. 2 Haziran 1970’te Sofya’da tedavi edildiği hastanede beyin kanamasından hayatını kaybeder . Türkiye’ye getirilen cenazesi, İstanbul’da Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verilir.

Bize en yakın olanın mucidi ; Alexander Graham Bell

Günümüzde cep telefonlarına olan bağlılık ve bağımılılık artık su götürmez bir gerçektir. Peki gece uyurken bile başucumuzdan ayıramadığımız , gün boyu hep en yakınımızda hep üstümüzde taşıdığımız bu küçük cihaz nasıl icat edildi ?

İskoçya asıllı ABD'li bilim adamı Alexander Graham Bell, 3 mart 1847'de doğar. Yaptığı inanılmaz buluşun temelinde ailesinin sağlığıyla alakalı durumlar da tetikleyici olur. Graham Bell'in annesi doğuştan işitme engellidir. Dedesi ve babası yıllarını işitme engellilere adamıştır. Özellikle babası uzun yıllar, işitme engellilere duymasalar bile konuşmayı öğretmenin yollarını geliştirmeye çalışır. İki kardeşi veremden ölünce, babası kalan tek oğlunun sağlığı için Kanada'ya göç eder. Babasının ölümünden sonra onun çalışmalarını tanıtmak ve yaymak için çabalayan Graham Bell Amerika Birleşik Devletleri'ne gider. Burada bir süre işitme engellilere dil öğretmeni yetiştiren bir okulda çalışır. Daha sonra kendi okulunu kurar.
Ünü kısa sürede yayılan Bell, Oxford Üniversitesi’ne konuk öğretmen olarak çağrılır. İngiltere'de eline geçen Alman Hermann von Helmholz adlı bilginin işitme fizyolojisine ilişkin kitabını okuyan Bell, kitaptaki bazı fikirlerden etkilenerek müzik sesinin bir tel aracılığı ile aktarılabileceği düşüncesi üzerinde yoğunlaşır. Bu sırada başka bilim insanları da bu konularda çalışmalar yürütmektedir.
İngiltere'den dönen Bell, Boston Üniversitesi İnsan Sesi Fizyolojisi dalı profesörlüğüne getirilir. Kuramsal bilgilerini teknik destekle yaşama geçirmeye ve işitme engelliler için duymalarını sağlayacak aletler yapmaya çalışır. Thomas Watson adlı bir elektrik mühendisi ile birlikte çalışmaya başlar. Çalışmalarını yürütmek için maddi destek gerektiğinde kendisine Avukat Gardnier Greene Hubbart yardım elini uzatır.

Bell ve Watson 1875 yılında sesin tel üzerinden bir başka yere gittiğini ortaya çıkarır. Ancak ses anlaşılmaz bir durumdadır ve gittiği noktayı da tespit edemezler. Bell,bunun için de diyaframla, yapay bir kulak zarı yaratmanın gerekli olduğu sonucuna varır. Diyafram, hem konuşma sesiyle titreşim oluşturabilecek hem de elektrik akımı yaratan küçük değişikliklere tepki verebilecek kadar ince bir tabakadır.
Tam ortasına da diyafram hareket ettikçe hareket eden bir 
manyetik zar yerleştirir. Ses titreşimleriyle oluşan değişiklikler, alıcı merkeze ulaştığında, alıcının diyaframında titreşime neden olarak, sinyalleri yeniden sese çevirdiğini görür.


14 Şubat 1876 günü Bell ve Gray telefon patenti almak için ayrı ayrı başvuru yapar. Bell'e 7 Mart günü istediği patent verilir. Patenti aldıktan sonra Bell atölyede denemelerini sürdürürken telefonu çalıştırmak için kullandığı bataryadan pantolonuna asit dökülür. Watson'u yardıma çağırdı:
"Mr. Watson —Come here —I want to see you" ("Bay Watson. Buraya gelin. Sizi görmek istiyorum.")
Bell yardımcısını yardıma çağırırken farkında olmadan 135 yıl önce 10 Mart günü ilk telefon görüşmesini yapar. Watson Bell'in sesini "telefon"dan duyar ve ikisi de büyük bir heyecan ve mutluluk yaşar.

Kısa süre sonra Graham, ilk telefon şirketi olan Bell telefon şirketini 1877'de kurar.
Bell telefon şirketi bugün ABD'nin en büyük şirketlerinden biridir. Ayrıca kendi geliştirdiği fonograf için bir, hava araçları için beş, hidro uçaklar için dört ve selenyum piller için de iki patenti vardır.
Bell aynı zamanda çok yönlü bir araştırmacı ve mucittir. Aşırı büyük üç boyutlu kutu uçurtmaları kullanarak
insan taşımayı başarmış ve bu çalışmaları sadece denemelerini yaptığı istasyonunda bulunan nehri kıyıdan

kıyıya geçmek amaçlı kullanmıştır.Hayatının en büyük buluşundan sonra da ömrü boyunca bilimsel çalışmalar yapan ve insanlık yararına uğraşlar veren Bell, 2 Ağustos 1922'de hayata veda eder.

10 Ağustos 2012 Cuma

sporun 99 faydası

1. Sağlığınızın değerini anlamanıza yardımcı olur. 
2. Yaşam kalitenizi arttırmanıza ve geliştirmenize yardımcı olur. 
3. Fiziksel performansınızı geliştirir. 
4. Kalp rahatsızlığı riskini azaltır. 
5. Maksimum oksijen kapasitenizi arttırır. 
6. Yüksek tansiyon riskini veya ilerlemesini azaltır. 
7. Yüksek tansiyonu olanların, tansiyonu kontrol altında tutmasına yardımcı olur. 
8. Kandaki Triglycerid seviyesinin azaltır. 
9. Kandaki iyi kolestrolu (HDL) artırır. 
10. Dinlenme kalp atımını düşürür. 
11. Kalp - damar dolaşımını geliştirir. 
12. Anaerobik eşiği arttırır, bu da çabuk yorulmayı ve dolayısıyla kanda laktik asit birikiminin erken oluşmasını engeller. 
13. Kalp rezervini artırır. 
14. Kalbinizin bir atımda vücuda pompaladığı kan miktarını artırır. 
15. Vücut ısınızı soğutma için, deri yüzeyine gerekli kan akış kabiliyetini artırır. 
16. Akciğer kapasitenizi arttırarak, oksijenin akciğerlerden kana geçebilme kabiliyetini arttırır. 
17. Kalp krizi geçirdikten sonra, hayatta kalma şansınızı arttırır. 
18. Koronerde kan pıhtılaşma hassasiyetini düşürür. 
19. Kandaki yoğunlaşmayı azaltır 
20. Kalbinizin daha verimli pompalama işlevini yapmasını sağlar 
21. Kanınızın kan plazma hacmini genişletir. 
22. Orta seviyeli egzersizler sırasında, kalp atım sayısını düşürür. 
23. Anormal nabız atım incinmelerini azaltır. 
24. Kaslarınızın kandan oksijen çıkarma kabiliyetini artırır. 
25. Çarpıntı riskini azaltır. 
26. Çok çeşitli sebeplere bağlı baş ağrılarından kurtulmanızı sağlar. 
27. Hamilelikte karşılaşılan birçok rahatsızlıklardan (ör. kabızlık, belağrısı, mide ekşimesi gibi) kurtulmanızı sağlar. 
28. Sıcaklığa karşı tahammülünüzü artırır. 
29. Endişe ve kuruntularınızı azaltır. 
30. Streslerden korunmaya ve kurtulmaya yardımcı olur. 
31. Vücudun üst solunum yolları enfeksiyonuna karşı direncini artırır. 
32. Şeker hastalığınızın gelişme riskini azaltır. 
33. Şeker toleransınızın gelişmesini sağlar. 
34. Prostat kanserinin gelişme riskini azaltır. 
35. Sigarayı bırakmanıza yardımcı olur. 
36. Bağırsak kanserinin gelişme riskini azaltır. 
37. Göğüs kanserinin gelişme riskini azaltır. 
38. Eklem rahatsızlıklarından dolayı, eklemlerin bozulma oranını yavaşlatır. 
39. Kan şekerinin kontrol altında tutulması için gerekli insulin miktarının düşürülmesine yardımcı olur. 
40. Yüksek tansiyona bağlı ciddi komplikasyonlara maruz kalma oranını azaltır. 
41. Yaralanmalara karşı korunmayı sağlar. 
42. Eklemlerdeki kıkırdak dokunun yoğunluğunu arttırır. 
43. Stresle başa çıkmanıza yardımcı olur. 
44. Bağışıklık sisteminizin iyi şekilde çalışmasını geliştirir. 
45. Kabızlıktan kurtulmanıza yardımcı olur. 
46. Depresyonun hafifletilmesine ve atlatılmasına yardımcı olur. 
47. Soğuk ortamlara çabuk adapte olma kabiliyetinizi artırır. 
48. Bel ağrılarının hafiflemesine ve kurtulmanıza yardımcı olur. 
49. Bel ağrılarından doğan sıkıntıların azalmasını sağlar. 
50. İnsuline karşı,doku duyarlılığını artırarak, kan şekerinin daha iyi kontrol edilmesine yardımcı olur. 
51. Yüksek tansiyonu kontrol için alınan ilaçların, yan etkilerine karşı koymaya yardımcı olur. 
52. Eklem esnekliğini korur ve gelişmesine yardımcı olur. 
53. Eğer yüksek tansiyonunuz varsa, bunu kontrol etmek için aldığınız ilaç ihtiyacını 20 - 30 % azaltır. 
54. Kemik erimesi hastalığı riskinin gelişmesini azaltır. 
55. Zihinsel uyanıklılığınızı artırır. 
56. Yaşa bağlı olarak oluşan kemik bozulmalarının yavaşlamasına yardımcı olur. 
57. Endometriyoya karşı riski azaltır. 
58. Eklem rahatsızlıklarından doğan acılara karşı koyma toleransınızın artmasını sağlar. 
59. Kilonuzu korumanıza veya kilo kaybetmenize yardımcı olur. Sadece diyet yaparak değil. 
60. Yaratıcılık gücünüzün artmasına yardımcı olur. 
61. Yağsız vücut dokularınızın korunmasına yardımcı olur. 
62. Sağlık harcamalarının ve ilaç kullanımının azalmasına yardımcı olur. 
63. Yabancı madde kullanımı ile mücadeleye yardımcı olur. 
64. Fazla kalorilerin yakılmasına yardımcı olur. 
65. Yüksek oranda gıda tüketmenizi sağlar, fakat buna rağmen, kalori dengenizin aynı kalmasına yardımcı olur. 
66. Ağır ilerleyen şişmanlığa karşı korur. 
67. Denge ve koordinasyonunuzun gelişmesine yardımcı olur. 
68. İştahınızın kısa süreli etkilerle azaltılmasına yardımcı olur. 
69. Ani kabarmaların üstesinden gelmeye yardımcı olur. 
70. Yaşlı bireylerdeki kısa süreli belleklerin gelişmesine yardımcı olur. 
71. Adet kanamalarından doğan belirtilerin hafiflemesine yardımcı olur. 
72. Genel ruhsal durumunuzun gelişmesini sağlar. 
73. Kolay ve iyi uyumanıza yardımcı olur. 
74. Kilo kaybına, özellikle vücuttaki yağdan kaybetmenize yardımcı olur. 
75. Kemiklerinizin kırılmalara karşı direncini ve yoğunluğunu artırır. 
76. Dinlenme durumundaki metabolik seviyeyi korumanıza yardımcı olur. 
77. Kassal güç seviyenizi arttırır. 
78. Kassal dayanıklılık seviyenizi artırır. 
79. Egzersizden sonra çabuk toparlanabilme kabiliyetinizi artırır. 
80. Uygun kas dengenizi korumanıza yardımcı olur. 
81. Özel hayatınızın istenen doyumda ve düzeyde artmasını sağlar. 
82. Vücudunuzun dik durmasının gelişmesini sağlar. 
83. Egzersiz sırasında vücudun enerji elde etmede yağ kullanabilme kabiliyetini arttırır. 
84. Solunum sistemindeki kasların gücünün ve dayanıklılığın artmasını sağlar. 
85. İyi bir fiziksel görünüş sağlar. 
86. Kendinize olan güven duygunuzu arttırır. 
87. Rahat olmanıza yardımcı olur. 
88. Kısa süreli bilgileri hafızanızda tutma kabiliyetini geliştirir. 
89. İşveriminizi arttırır. 
90. Bol enerji verir. Günlük hayatınızda acil durumlarda ihtiyacınız olan enerjiyi sağlar ve sonradan ihtiyaç olabilecek daha fazla enerjinizi korumanıza yardımcı olur. 
91. Hastalıklara bağlı olarak iş günü kaybınızı azaltır. 
92. Bağımsız hayat tarzını korumanıza yardımcı olur. 
93. Yeni insanlarla karşılaşmanıza ve yeni arkadaşlar edinmenize yardımcı olur. 
94. Fiziksel zindeliğinizi geliştirerek, hayata daha yaratıcı olarak adapte olmanızı sağlar. 
95. Aktiviteler, kemiklerin güç depolamasına ve orta şiddetli egzersizler sırasında daha fazla baskı yaparak hem daha çok güç depolamasına hem de kemik yoğunluğunun artmasını yardımcı olur. 
96. Egzersiz, bağ ve bağ dokularını kuvvetlendirerek, yaşa bağlı olarak oluşabilecek sakatlıkları azaltır. 
97. Önceden hareketsiz bir yaşam tarzına sahip kişilerin, yorgunluğa karşı direncini artırır ve dinçlik hissinin oluşmasını sağlar. 
98. Hatta kalp hastaları bile, kalp ve solunum sistemlerini çalıştırıcı egzersizler yaparak, hastalığının üstesinden gelmek için gayret sarf ederek, korkularından kurtulmalarına ve normal yaşamlarına dönmelerine yardımcı olur. 
99. Spor yapmak, sıkıntılarınızın azalmasına, eğlenme ve neşelenmenize, kısaca hayattan zevk almanıza yardımcı olur.

rüya nedir? neden rüya görürüz ?

Rüya Nedir
Rüya görmeyen bir kimsenin varlığını düşünemeyiz. Fakat "rüya"nın ne olduğunu tam anlamıyla bilenlerin sayısı muhakkak ki pek fazla değildir. Kısa ve özlü bir tanımlamayla, rüya, beden uyku halindeyken hayatiyetini sürdürmesidir. Rüyalar,hayatımızın uykuda olmadığımız, uyanık zamanlarıyla, bu bölümlerdeki olaylar ve durumlarla benzerlikler taşır. Gene de belirgin farklar vardır. Bir rüya vazıh (açık seçik) ve canlı,ya da belirsiz veya çok eski zamanlardan kalma,çizgileri silinmiş,renkleri, siyah-beyaz tonları uçuklaşmış fotoğraflar gibi olabilir. Bazıları akla yakın, bir kısmı saçmadır. İçlerinde güzel olanlar da vardır, korkunç ve ürkütücü olanlar da. Rüya, daha ziyadegörüntüler niteliğindedir. Fakat bu arada sesler de işitebiliriz. Bazı rüyalarımızda, durum ve olaylarla ilgili olarak ,düşüncelerimizin, duygularımızın bilincindeyizdir. Çoğunlukla ,uyanır uyanmaz ,görmüş olduğumuz rüyayı unuturuz. Bazen de bir rüyanın izlenimi, etkisi bütün gün boyu sürer. Hatta daha fazla da uzayabilir. Rüyaların çoğu bir kez görülür. Buna karşılık,ısrarla, tekrar tekrar görülen rüyalar vardır.

Acaba niçin rüya görürüz?Uykudayken, dış dünyadan,uyanık halimizde bizi çevreleyen alemden birbakıma kopmuşuzdur. Aslında, Şekspir'in ünlü kahramanı ölümsüz Hamlet'in söylediği gibi "rüyasız bir uykunun çok daha iyi olacağı" muhakkaktır. Ancak, bazı zamanlar zihnimiz bedenimizle birlikte uykuya dalmaz. Bizi tedirgin eden düşüncelerimiz olabilir. Uyku halinde de tedirgin edici uyarılarını sürdüren bu düşünceler, rüyaların kaynağıdırlar. Bazı hallerde uyarılar dıştandır. Bir çalar saatin çalmasına ilişkin olarak gördüğümüz rüya gibi. Fakat uyarıların çoğu iç kökenlidir. Eğer karnımız açsa, rüyamızda çeşitli yiyecekler, şölen sofraları görürüz.Uykuyu etkileyen uyarı,sadecebedenimize ilişkin ihtiyaç ve gereksinmelerin sonucu değildir. Daha önemlileri zihnimizdeki kaynaklanır.

Sözgelimi, beş yaşında bir çocuğun,uzun süreden beri anne ve babasından bir takım gemici elbisesi almalarını istediğini düşünelim. Onlar da bunu almamış olsunlar. Çocuk, rüyasında kendini gemici elbisesiyle, açık denizlerde, korsanlarla savaşırken görebilir. Bu tür rüyaların görülmesi, tutku halindeki ve gerçekleşmeyen, yerine getirilmeyen isteklerinin sonucudur. Kısaca söylemek gerekirse,başka türlü bir açlık söz konusudur.

Rüyalar olmasa, bu tedirgin edici uyarılar belki de-daha doğrusu kuvvetli bir ihtimalle-bizleri uykumuzdan uyandıracaktı. Dolayısıyla, rüyalar bir nevi emniyet sübabı görevini yerine getirir. Tedirgin edici,köklü,tutku niteliğindeki, gerçekleştirilmemiş,bu nedenle zararlı olabilecek istekler, düşünceler için boşalma yoludur.

En basit bir rüya bile,dolu, saplantı halini almış isteklerin, özlemlerin ifadesi olabilir. Hepimizin büyük hayalleri vardır. Bilincinde olmasak da, bunları içimizde taşırız. Kimi insan milyoner olmanın, kimi yıldız bir futbolcu sıfatıyla spor aleminde parlamanın hayalindedir. Bazıları da,çeşitli nedenlerle gerçekleşmeyen duygusal bir kavuşmanın özlemi içindedir. Günlük hayat, iş-güç, sayısız gaile ve meşguliyet, uyanık halimizdeyken bu istekleri, düşünceleri, hayal ve özlemleri geri iter,onlardan ağır basar. Rüyalarımız,bu istek,düşünce,hayal ve özlemlerin doğrudan doğruya olmasa bile, dolaylı veya sapa yollardan ifade edilmesidir. 

Her rüya esas bakımından iki bölümdür. (1) Rüyada görülen şeyler, (2) rüyanın gizli anlamı. 
Rüyadaki görüntüler, olaylar, durumlar, rüyanın asıl mesajını taşırlar ama,bu mesaj açık değildir. Özellikle Sigmund Freud (Fröyd) ve onu izleyen ruhbilimciler, rüyaları çözümlemek, rüyaların kapsadığı gizli mesajları açığa çıkarmak için, rüyalardaki bazı sembollerden yararlanmışlardır.

Örneğin, ana ve babalar, rüyalarda kral, kraliçe gibi yüksek düzeyde yönetmen, egemenliklerini sürdüren kişiler Örneğin, ana ve babalar, rüyalarda kral, kraliçe gibi yüksek düzeyde yönetmen, egemenliklerini sürdüren kişiler olarak görülürler. Trenle yapılan bir yolculuk esnasında trenin karanlık,sonsuz bir tünele girmesi,yokluk,ölüm korkusunun, buna ilişkin saplantı halindeki düşüncenin belirtisidir.